Yine
yazmalara verdiğim kısa bi aradan sonra herkese MERHABA!
Öncelikle
bu sefer duygusal yazıların, geçmiş ama akıllarda kalan anılarımdan sıyrılıp
farklı bir yazı için kollarımı sıvamış bulunuyorum
Efendim
hemen açıklayayım;
Yayınlarını
yakından takip ettiğim Emre yani nam-ı diyar Emre “Crow” Erçetin beni kırmayıp
röportaj teklifimi kabul etti… Peki kimdir bu Crow dediğinizi duyar gibiyim. Eh
amacımda sizlere tanıtmak değil mi zaten
Lafı fazla uzatmadan röportaja geçelim diyorum
༼
つ
◕_◕
༽つ KEYİFLİ
OKUMALAR !!! ༼ つ
◕_◕
༽つ
"Hayat yaşayarak yaşanır ,okuyarak pekişir ve nefes alarak sürdürülür
ot gibi bir yaşamaya karşıyım."
Gizem: Öncelikle beni kırmayıp geldiğin için
teşekküre derim
Emre: Rica
ederim ben teşekkür ederim
G: Hazırsan
ısınma turlarına başlayalım diyorum
E: Tamamdır.
G: Öncelikle bize kendinden bahseder misin? Kim olduğunu bir öğrenelim?
E: 24 Ocak
1992 istanbul doğumluyum. Hayatımın yaklaşık 23 yıllık dönemini tüm
standartlara aykırı olarak yaşamış biriyim. Bundan 4 yıl önce Abant İzzet
Baysal Üniversitesinde Kimya bölümünde
eğitim görmeye başladım başladım bir kaç yıl sonrasında yaptığım işlerden
dolayı İstanbul'a dönmem gerekti
eğitimime Sakarya Üniversitesine
geçiş yaparak kaldığım yerden aynı bölümle devam ediyorum.
G: Peki Emre neler yapmaktan hoşlanırsın?
E: Hobilerine bağlı bir adamımdır. Buna
bağımlılık da diyebilirsiniz, hobiler benim için iş kadar önemli. Çünkü; Beni
ben yapan şeylerin hobilerim olduğuna inanıyorum Hatta şöyle bir söz vardır “Dış
görünüşümüzü biz seçemeyiz ama karakterimizi biz belirleriz” benim karakterimin
belirlenmesini sağlayan şeyler de hobilerim… O yüzden hobilerim benim için
cidden önemli. Nedir bu hobilerin derseniz; Yazılımcı bir Annenin oğlu
olduğumdan dolayı yaklaşık olarak 4
yaşından beri gelen bir teknoloji hayranlığım var.. Zamanla bu hobiye ek olarak
video çekimleri (vlog), fotoğrafçılık, amatör ruhla yaptığım müzik projem ve
extreme sporları da ekleyebilirim yani
özetle hobilerine bağımlı kimya okuyan bir adamım..
G: En başta
ben biraz online oyunlar hakkındaki sorulara yönelmek istiyorum; Sen online
oyunlara ne zaman ve kimin sayesinde başladın?
E: 96
senesinde bilgisayar ile başlayan oyun
dönemimde büyük kuzenimin bilgisayarı ile 4 yaşında Carmageddon Ve Fifa
oynayarak başladım tabi bu bilgisayar oylarına başlangıcım oldu. Daha eskilere
gidecek olursam 95-96 senelerinde Nes, Atari, Commodore 64 gibi bir çok konsol platformunda oyunlar
oynadım. Ama genel olarak oyun kültürümün oluşmasında büyük kuzenimi katkısı
var, temeli o attı ve bende üzerine koyarak ilerledim…
G: Online
oyun hakkındaki düşüncelerin neler?
E: Aslına
bakarsan benim online oyunlara fazla sempatim yok . Ben direkt senaryo
aşığıyım. Bu film olsun oyun ya da kitap olsun yaptığım şeyin hikayesini bilmek
isterim. Moba oyunları nedense hiçbir zaman sevemedim. Online oyunların
hikayesi olanlarını tercih etmeye çalışıyorum . Yani online olarak oynadığım ne
var derseniz World of Warcraft, Star Wars The Old Republic, Lord of the Rings Online gibi oyunları seviyorum.
G: Çocukluğunda üzerinde büyük etki bırakan, yine olsa yine aynı heyecanla oynarım
dediğin oyunlar var mı?
E: Var olmaz
mı Çok net hatırlarım 90’ların sonu 00
başları hemen hemen 7 yaşındayken
benim bütün oyun kültürümü
oluşturan Half Life ve Fallout ile
tanışmam, yani birinci gözden aksiyon ve rol yapma oyunlarıyla tanışmam oldu.
Bu ikisi aldı götürdü ve her şeyi değiştirdi. Hatta Fallout'un öncesinde
çıkan Wasteland diye bir oyun var Falloutun atasıdır kendisi ben direkt onunla başladım Fallout'tan önce ...
G: Takdir
edersin ki çoğu güzel oyuna para yatırmadan oynamak imkansız gibi, bir şey bu
konu hakkında ne düşünüyorsun?
E: Belli bir
yaşın altındaki insanlara da ailenin kontrolü altında oynanan tüm oyunlarda zaten belli bi yere kadar yapılan
yatırımın üstüne geçilmez. Gidip misal bir League of Legends oyununda kostüm
için üzerine aşırı bir meblağda skin
almaya para yatırmak yerine paralarını orijinal
lisanslı oyun, program, orijinal kitap almaya yatırsınlar. Benim şahsi görüşüm
yatırıyorlarsa da oyununa göre değen bir oyuna para yatırmaları doğrultusunda
ancak belli bir yaşın üstündeki insanların kendi karar mekanizmaları
olgunlaştığı için onlara buradan yorum yapmam yanlış olur.
G: Çağımızın hastalığı binevi bilgisayar başında oyunlar ile aşırı vakit
geçirmeden dolayı oluşan “asosyallik”. Peki seni oyunlar asosyal yaptı mı?
E: 12
yaşıma kadar asosyaldim, lise hayatımda müzik ile tanıştım 15-16 yaşlarında
müzikle tanışınca da bu sefer fazla sosyal olmaya başladım ki bu da zararıma
oldu. Üniversite döneminde( 2 sene önce) müzik konusunda hızlı gidip bilgisayarı biraz
geri plana iterek asosyallikten kurtulduğumu zannetmiştim fakat farklı bir
asosyalliğe itilmiştim; Sadece bilgisayarı asosyal unsuru olarak almamak lazım,
sadece fotoğraf çekiyorsanız fotoğrafçılıkla asosyal olmuşsunuzdur, çevrenizde
sadece bununla alakalı şeyler olur. Yani online bir ortamda tanıdığın kişiyle
ya da fotoğraf, müzik çevresindekilerle de sosyalleşirsin ama tek bir çevren
olur buda kendi içerisinde bir asosyaliktir zaten. Olayı sadece bilgisayara yüklememek lazım
özetle sadece tek bir şeyi yapanların hepsi asosyaldir tabi ki bu benim
görüşüm. Sadece bir şey yapmak yerine kendini bölümlendirir ve bir düzene
oturtursan, bunları hayat amacı değil hobi olarak yaparsan o zaman asosyal
falan olmazsın çok yönlü olmak demek çok fazla insanla tanışıp tecrübe kazanmak
demek bu da ilerleyen dönemlerde insanların pozitif sosyallik olarak
döndürebilirlerse çok işlerine yarayacaktır.
G: Buraya
kadar hep pc oyunları üzerinden konuştuk ama hepimizin oyuna başlaması konsol
oyunları sayesinde olmuştur.. Senin konsol oyunlara ilgin ne düzeyde ve şimdiye
kadar kaç konsol oyunun oldu?
E: Yaşım 23
ama 32 yaşındaki adamlar kadar oyun
kültürüne sahibim Commodore döneminde Sensible Soccer oynadığım dönemleri
bilirim onun dışında Nintendo'da Mario oynadığım dönemler oldu ki hala Mario
fanıyımdır aynı şekilde Zelda da benim için öyle..Nintendo bir nevi butik gibi; Herkesi bu kadar
kapsayaran ama bu kadar oyun kültürüne sahip olan insanları bir arada toplayan başka
bir firma yok yani Nintendonun benim için yeri özeldir…
G: Hala
oynamaya devam ediyor musun?
E: Oda
düzenlememden dolayı Nintendoya dair olan ürünlerimi hep arşive kaldırmam
gerekti, o yüzden şuan oynadığım bi ürün yok.. Ama kuzenime verdiğim bir Nintento
Wii var hala oradan açıp eski Zeldaları oynadığım oluyor yakın zamanda da 3DS
alma planlarım var.
G: Ben
birazda Streamerlık ve Youtuberlık olayına değinmek istiyorum izininle...
E: Tabii.
G: Youtuberlığa neden nasıl başladın ve ne kadar zamandır bu işini içerisindesin?
E: Ben
yaklaşık geçtiğimiz yıl haziran ayında Youtube işiyle başladım yine haziran aylarında şu anki yayın yaptığım kanalı kurdum ama Youtube maceramın
üzerinden 4 sene geçti.. 4 sene önce ortada kimse yokken bir kanal denedim
fakat yaptığım işi beğenmedim onu kapattım, sonra 1 sene boyunca araştırıp bir
daha denedim ve sonuç; yine kapattım yani 3 tane kanal eskittim özetle ben şu
anki kanalımı bu hale getirene kadar yayındaki görüntü kalitesinin
(bitrate) kodlamalarından tutta video kodlamalarına kadar 3-3.5 senemi verdim
bir altyapı oluşturdum. Hayatımdaki taşları yerine koyduktan sonra geçtiğimiz
haziran ayında bu işe başladım. Başlarda tabiî ki de bocaladım.. Şuan da da bu
iş sayesinde tanıdığım birçok dostum dediğim insan var hayatımda bu zor dönemi
beraber atlattığım. Youtube’a oyunculuğa dair her şey kafasıyla çıktım;
ekipmanlardan tutta oyun videolarına
kadar.. Kanalımın adı Crows Gamer Channeldı
kanalımın adını Recep Emre Erçetin’e çevirdim ve kanalımın bir mottosu
var “Bu kanalda her an her şey olabilir” Yani fotoğrafçılıktan tutunda, oyuna,
bilime, müziğe mobil cihaz incelemelerine, yazılım donanımlara kadar her han
her şey olabilir ve bu kanalın adı Recep Emre Erçetin ise bu kanal beni
yansıtmalı düşüncesindeyim.
G: İlk Twitch ile mi başladın yoksa Youtube üzerinden videolar çekip sonradan Twitche
mi yöneldin?
E: İlk Youtuber ile başladım, Youtuberlık yaparken şunu fark ettim ki Türkiye'de oyun
oynamayı izlemeyi seven 7’den 70’e bir
kitle var. Elinde ekipmanları olmayan kesim ise daha çok oynayanların oyununu
izlemek isteyip yayıncıyla iletişim haline girmek istiyor. Bir gün dedim
ki “Youtubeda tek başına oyna videosunu
çek keyif almıyorum, başkalarınla oynayınca oyun oynamak daha zevkli hem oyunu oyunculuğu ve oyun kültürünü
elimden geldiğince aktarmaya çalışırım hem de kanalda da farklı şeyler
yapabilirim” düşüncesiyle Twitche başladım. Bir diğer mottomda Youtube ve Twitch için geçerli olan “ 1 kişi ile 1000 kişiye yaptığım yayının arasında
hiçbir fark yok, ben 1 kişiye de aynı yayını yaparım 1000 kişiye de..” diye..
Kanala bot atanlara bir nevi bu mottoyla tepki olarak başladım Twitche
sonrasında güzel bir kitlemiz oldu aile gibi olduk güzel bir muhabbet ve sohbet
ile iletliyoruz…
G: Yayınlarının
ve çektiğin videoların içeriği nedir?
E: Yayın
içeriğim oyun kültürünün insanlara aktarılabileceği şekilde olan tüm oyunları
kapsıyor.
G: Bir canlı
yayından beklentilerin nelerdir?
E: Beklentim sadece chat panelini akması bir kişi bile olsun orada yazsın bana o
yeter, trollemesin kurala uyarak yazsın chat aksın hepsi bu.
G: Twitch
yayınlarını Youtube projesini beraber götürdüğün arkadaşların var mı?
E: Bakıldığında
pek bir şey gözükmese de bu projelerin arkasında taş gibi bir ekip var. Gerek
arkadaşları ve dostluklarıyla. Tasarımları yaparken akıl aldığım büyük
kuzenim var , web sitemi yaparken akıl aldığım diğer bir kuzenim var. Bunların
dışında ise Burak ve Berk var kendileri “kardeşim” dediğim kişilerden. Birde
şimdi yeni yeni kurmakta olduğum bir moderasyon ekibi var tamamen gençlerden
oluşan ancak genç dediğime bakma inan hepsi birer canavar. Kanalın sahibi ben
gözüksem de arkada ekip ile birlikte ilerliyoruz…
G: Senin
için çok izleyici az chat ortamı mı yada az izleyici durmak bilmeyen chat mi
yoksa ikisinde de denge arayanlardan mısın?
E: Kesinlikle
denge
G: Genellikle yayınlarda bir Ddostur Droptur muhabbeti alıp başını gidiyor. Peki
nedir bu terimler? Yayınlarında hiç başına geldi mi?
E: Ddos
yayıncının interneti üzerine yapılan ping saldırısıdır. Online oyun oynayan ve
online yayın yapan insanlar belli serverlera bağlanırlar bu serverlarla
bilgisayar arasında bir paket alışverişi vardır, internet aslında fiber yada
bakır tellerle birbirine kodlanmış paketlerin transfer edildiği bir sistem.
Servera seninle server arasındaki bağlantıya
ping saldırısı yapıp senin ağdan kopartıyor. Drop ise yayınlardaki
takılma donma yani duraklamadır. Atlanan kare de diyebiliriz.. Saniyede 60 kare
veren yayın droplarsa saniyede 60 kare atlanması demektir. Canlı yayın
ayarınızla bilgisayar ayarlarınız uyuştuğu gibi açılan oyun sistemle
uyuşmuyorsa drop alınır, internet yavaşlarsa da drop alınabilir… Zamanında
bende ddos yedim yapanı yakalayıp canını da okudum bu arada bunun dışında drop
olayını da yaşadım ve uzun bir süre yayınlara ara vermem gerekti. İnternetimin
ve bilgisayarımın belirli ayarları tutmamasından dolayıydı bu drop olayı şimdi
elimde çok daha güzel internet ve sistem var o nedenle sorun yaşama durumum
kalmadı gibi bir şey.
G: Çoğu
izleyicin senin nasıl bir bilgisayardan yayın yaptığını sistemini merak
ediyordur elbette, bir kere de buradan sistemini öğrenebilir miyiz?
E: Sistemimi merak eden insanlar Twitch ve Youtube kanalımdan bakabilirler. Yayın
yapmayı düşünen arkadaşlarımız için tabiki de iyi bir sistem şart ancak oyun
oynamak isteyen arkadaşlar için tek söyleyeceğim grafikleri boş verin çalıştırabileceğiniz tüm oyunları oynamaya
çalışın ve oyun kültürünüze kültür katmaya bakın çünkü size esas lazım olacak
şey o. Gerçek anlamda iyi bir oyun hayata bakışınızı bile değiştirebilir
inanın.
G: Twitch
üzerinden yayın yapmayı ya da Youtube için video çekmeyi düşünen arkadaşlarımız
için bi önerin, tavsiyen var mıdır?
E: Öncelikle herkese sabır diliyorum çünkü zor
bir kitleyle karşılaşacaklar sonrasında şans diliyorum. Başlarken benim pek
şansım olmadı. Bir ekip kurarken yanlarına kendilerini satmayacak kişileri
alsınlar. Canlı yayındaysa en az bir moderatör olabiliyorsa profesyonel web
tasarımcı bir grafiker ve eğer kişi Youtuberlık yapıyorsa montaj programı
kullanmayı bilen kişileri alsınlar ekiplerine. Böyle birkaç işi yapabilen
minimum düzeyde bir ekip kursunlar işleri kolaylaşır. Yok ben kendim bazı
şeyleri halletmek istiyorum derlerse öncelikle Adobe Premier Pro ya da Camtasia
Studio kullanmayı öğrenmeleri gerek montajlar için , Thumbnail olayı için Adobe Photosop şart tabi
ki de, Fraps ya da Shadow Play lazım birde oyun kayıdı için, Audacity ya da
Adobe Audition gerekli ses kayıdı için de. Olayın canlı yayın boyutuna geçersek
Xsplit ya da OBS programı gerekli öncelikle, konsoldan yayın yapıyorsa capture
cihazı alıp onu kullanmayı öğrenmesi gerekli birde kişinin yani kısacası çok
emek vermeleri gerek öğrenmek adına ama bu söylediklerimden kimse korkmasın
çünkü yaptıklarının sonunda başarılı olduklarını hissedecekler. Az izlenmeleri
vs onların başarısız olduğunu göstermez.
G: Twitch
senin için bir iş mi yoksa daha çok hobi olarak görenlerden misin?
E: Hobi.
Çünkü ben bundan para kazanma amaçlı bu işe girişmiş biri değilim. Bağış
gelirse de yayının kalitesi için kullanırım. Ancak yayınlarımın devamlı olarak
düzenli gelmesi de tabi ki biraz bağışlara bağlı oluyor.
G: Gelelim
diğer seni sen yapan özelliklerine, hobilerine; En başta Müzik.. Müzik senin
için nedir? Ve müziğe olan ilgin nasıl
başladı?
E: Ben gözümü dünyaya açtığımda beni doğurtan Doktor doğumda Iron Maiden dinliyormuş. İşin komik tarafı doğum anında ise arkada Müslüm Gürses çalmaktaymış bana da Annem söylemişti. Bunun dışında Babam gençken Bateri çalıyormuş. Soft rock blues falan... Bende 7 yaşında Metallica konserine gidince gitar bana ben gitara bağlandık.18 yaşıma kadar çok ağır metal müzik dinlemekle
birlikte çeşitli müzikler de dinledim. 16 yaşında müziğe başladım ve müziğe
başlamamdaki en temel neden üretme isteğimdi. Bunu bi şekilde baskılayamıyordum
ve böyle bir yol buldum . Merak ettim, üretebileceğime inandım kursa gitmedim
çevremdekilerden bir kaç kez yardım aldım, sahne tecrübem oldu bol şekilde
stüdyo tecrübem oldu oluyor da. 3-4 gitarım ve bolca pedalım ile müzik hayatım hala
mevcut. Fakat eskiden sadece metal yaparken şimdilerde reggieden tut jazz,
fusion, altertanif vs gibi her şeyi bir araya getirebilceğim indie işler
yapmaya ve bunları da belli bir kompozisyon haline getirebileceğim işler
yapmayı seviyorum. Ancak aramızda kalsın hala metal ve progresif işler yapmanın
zevki bir farklı gelmekte.
G: Beraber
çaldığın bir grubun var mı yoksa sanatını icra ederken tek başına kalmayı
sevenlerden misin?
E: Öncelikle
yaptığım şeyin sanat olduğunu düşünmüyorum çünkü sanat çok özel bir şey benimki
hobi. Benimle
müzik konusunda çok insan çalışıyor fakat genel olarak kendi başıma yapıyorum,
kendim yazıyorum, çalıyorum ve kayıt alıyorum…
G: Elektro
gitarı ilk eline aldığında kaç yaşındaydın?
E: 16
G: Müzik
konusunda atmayı düşündüğün adımların var mı yoksa sadece çalıp rahatlamak mı
amacın?
E: Yok..
Yani bir albüm yapacak olsam etrafımdaki belli başlı kişilere veririm
dinlesinler diye :) onun haricinde atmayı düşündüğüm bir adım yok. Kendi
kafamda takılıyorum tamamıyla benim kişisel hobim. Ama özel zamanlar oldu mu da
sahneden kaçmam orası ayrı konu :).
G: Bildiğim
kadarıyla sende fotoğraf çekme sevdalılarındansın.. Çekimlerini sürdürdüğün
makinen hangisi? Genelde ne tarz ortamlarda fotoğraf çekimi yaparsın?
E: Tamamen
dış çekim kullanıyorum çekimlerimde. Eğer bir model kullanacaksam insanlardan
ziyade hayvanları yada objeleri kullanmayı tercih ederim. Birkaç tane makine
kullanıyorum ve gelecek olan makinalar var. Şuan birkaç makine kullanıyorum ve
yolda gelecek olanlar da var.
Instagramımdaki fotoğrafların bir kısmı 1986 model Zenit 12XP ile
çekilen tamamen filtresiz fotoğraflar. Daha sonrasında fotoğrafları tab ettirip
dijital ortama aktardıktan sonra çok küçük bir oynamalar yaptım. Ben hala
analog çekim yapmayı seviyorum. Analog makinalara karşı özel bir hayranlığım
var.. Vlog video çekimlerimi Canon SX600HS ile yapıyorum bunun dışında GoPro
Hero 4 ve Canon 760D ise siparişleri verildi yolda gelmekte yakında elime
ulaşır. Dijital çekimlerimi Canon
SX600HS ile yapmaktayım şu aralar ve tabi ki birde iPhone var :) bunların
dışında birde FullHD bir Samsung video kameram mevcut.
G: Peki bu
fotoğraf çekimlerin adına bir sergi açmayı düşündün mü hiç?
E: Var ama
yakın tarihte değil. Web sitemde onunla ilgili projenin ilerleme durumunu
görebilirler.
G: Birazda
gelelim blog yazılarına;görsellikten ziyade söz uçar yazı kalır diyerekten
yazılara da önem veriyorsun sanırım.. Blog yazılarının içeriği nedir? Orada ne
üzerine yazıyorsun, oyun hakkında bilgilerin olduğu bir blog mu?
E: Orası da aynı Youtube kanalım kafasında ilerliyor. Yani yine aynı motto “Her an her şey
olabilir”
G: Web Sitene baktığımızda Teknoloji ve Bilim ile ilgilendiğini
görüyoruz. Bize biraz bilime olan ilginden de bahseder misin? Halihazırda
yaptığın bir şey var mı yoksa sadece bilim ile ilgili olup okuyup bırakanlardan
mısın?
E: Kimya
bölümünde okuyorum ve Kimya benim için çok eğlenceli bir Bilimdir ve Bilimin de
sonu gelmez. Ben her zaman yenilikleri seven bir insanım yani bir şeyin sonu
gelmesi hoşuma gitmez ve bu yüzden bu kadar uğraşın arasında ben Kimyayı seçtim.
Çünkü Kimyanın bir sonu yok aynı şekilde Biliminde sonu olmadığı için bilimsel
araştırmalar yapmayı çok seviyorum. Bazı Hocalarımın bilgisi dahilinde
patentini üzerime aldığım resmi bir proje mevcut. Benim için bilim Teknoloji ve Sanat birbirlerinden ayrılamayacak kadar özel. Onun için araştırmalar yaptığım
kadar üzerinde çalıştığım projelerde mevcut.
G: Röportaj boyunca daha çok hobilerine yöneldik gibi… Biraz daha farklı yönlerine değinmek
istiyorum ben yazının sonlarına yaklaşırken; Bunca şeyin haricinde çalıştığın
işi merak etmedim değil.. Nerede çalışıyorsun?
E: En
temelinde Apple firmasının iOS platformunda yazılım geliştiricilik yapıyordum
ancak Google firmasından aldığım bir teklifle birkaç gün önce bir iş
değişikliğim oldu şuanda çok farklı bir konu üzerinde çalışıyorum ancak bunu
açıklamam şu an için malesef yasak :).
G: Okuduğun
bölümle yaptığın işin aynı sayılmaz.. Seni yazılımcı olmaya iten şey neydi?
E: Yazılımcı bir annenin çocuğu olduğum için beni o yola iten kişi de Annemdir
G: Nasıl ve
tür proglamlamalar yapıyorsun?
E: Uygulama
yapımıyla ilgileniyordum ancak dediğim gibi şuan çok farklı bir işle ve değişik
programlama dilleriyle çalışıyorum.
G: App
storeda geliştirilmesinde bulunduğun uygulamalar var mı?
E: Yok… iOS
platformunda hali hazırda geliştirilmiş programların uyumluluğu konusunda
çalışıyordum ben.
G: Peki iOS
mi Android mi daha rahat sence?
E: Rahatlık
açısından kesinlikle iOS her ne kadar Google'a geçsemde gerçekler ortada :) .
G: Yazılım
kısmına yönelmek isteyenlere şuradan başlarsanız daha iyi olur dediğin neler
var?
E: Kitap
okuyarak başlasınlar. Algoritma geliştirme ve programcılık kitapları alıp
okusunlar. İnternetteki bilgilerin arasından kirliyi temizi ancak öyle
ayırabilirler. Bunu ilerletmek istiyorlarsa kesinlikle iyi bir firmadan
sertifika alarak gerçek bir yazılımcı olmaya çalışmalarını tavsiye ederim. Eğer
bunları yaparlarsa üniversite diploması olmadan da yazılımı olabilirler fakat
yine de bu işi en iyi halde yapmanın yolu bunun eğitimini 4 yıllık bir bölümde
almaktan geçer.
G: Yayın,iş,
okul ve hobilerine koşuşturmak seni gün içerisinde yormuyor mu? Hepsine ayrı
ayrı yetişmeye çalışırken parçalarına ayrılmıyor musun?
E: Daha önce
de dediğim gibi Bilim Sanat ve Teknoloji birbirinden ayrılamaz. Beni ben yapan
şeyler Bilim Sanat Teknoloji bunlar bir aradayken ben ben olabiliyorum. Sanat
insanın ruhunu beslerken bilim zekasını
besler, bilimle beslenen ve sanatla doyurulan bir ruh ve zeka birleşimi de yeni şeyler
üretir ve o da teknolojik anlamda bizi besler. Bu bağlamda teknoloji ile
alakalı yaptığım oyunlar aslında benim hobilerim ve bunlar benim hobilerim
olduğu için pozitif etkenim oluyor. Hal böyle olunca bunlarda benim işimde ve
okulumda daha bir motivasyonla çalışmamı sağlayıp bana başarı getiriyor.
Dolasıyla beni yormuyor.
G: Kimya
müzik yazılım yayıncılık vs. bunlar birbirinden bağımsız şeyler. Peki bunları
ortak paydada toplayan şey nedir?
E: Bir
Karganın deli saçması hepsi bu =)
G: Bu kadar
şeyi bir arada yapıyor olmanı hırslı olman ile örtüştürebilir miyiz?
E: Hayat
acımasız ve benden çok şey aldı. Şimdi benim hayattan alacaklarım var ve ben
bunları peşin olarak tahsil ediyorum. Hırs, öfke, azim tek tek hiçbiri değil
direkt olarak hepsi var. Birçok duygunun bütünü sonucunda bu kadar şeye
girebiliyor insan. “Bunlar hırs mı?” diye soracak olursan eğer evet ama mutlu
olmak için hırs yaptım bu kesinlikle atlanmaması gereken bir husus.
G: Noktayı
koymadan önce bize birazda hayallerinden bahsedebilir misin? İleriki yıllar
için hedeflerin nelerdir?
E: Şuanda
üzerinde çalıştığım projeleri en iyi hale getirmeye çalışıcam bundan sonraki
dönemde de. Bu bağlamda Bilimi Sanatı ve Teknolojinin hepsini bir arada
kullanarak birşeyler yapmak insanalara birşeyler vermek, onlara birşeyler
katmak istiyorum. Bu saatten sonrada
şuan kafamda oluşmuş olan ama açıklamadığım bazı projeler hala mevcut ,
elimde istediğim bir kitle oluşursa düşündüğüm gibi ilerleyen dönemde farklı şeyler yapmayı hedefliyorum.
G: Son
olarak okuyucuların seninle iletişime geçebileceği adresleri de söyleyebilir
misin?
E: Tabi;
Steam
G: Emreciğim
sana en başta çok teşekkür etmekle birlikte değerli zamanından bana ayırıp
soruları sıkılmadan cevapladığın için minnettar olduğumu belirtmek isterim...
E: .Asıl ben
teşekkür ederim sesimi duyurmama yardımcı olduğun için ek olarak gerçekten
bir şeyleri açıklayabildiysem ne mutlu bana :)
G: O halde
tekrardan görüşmek üzere diyorum :)
E: Beni
takip etmek isteyenleri yayınlarıma Youtube kanalıma ve sosyal medya
adreslerime beklerim. Görüşmek üzere diyorum bende :)
Eveet
arkadaşlar biz bu röportajın yapım aşamasında fazlasıyla eğlendik umarız sizde
okurken keyif almışsınızdır Gözünüze
sağlık diyor
Musmutlu günler diliyorum ^.^
Giz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder