27 Şubat 2015 Cuma

Bazen öyle bir seversin ki karşındakini, 
Yeri gelir kendine bile itiraf edemezsin ya hani,
İşte öyle bir sevgiydi hissettiklerim sana karşı...
Ne kendime itiraf edebildim olanları,
Nede sana bahsedebildim...
Ya çekindim,
Yada geç kaldım aklımdakileri söylemekten
Söyleyemedim,
Gelmedin
Bittim...
Oysa ne cümleler biriktirmiştim senin için, ne şarkılar...
Gelmedin
Söyleyemedim,
Gittin.


24 Şubat 2015 Salı

Söyleyemediğim sözlere, kuramadığım cümlelere gebeyim yine bu gece
İçimde tarifi imkansız bir acı, göğsümde dayanılmaz bir sancı...
Denedim, yok bir ilacı.
   Yoksun...
Aşkı ya yaşar ya yazarsın dediler, sayfalarca yazı sığdırdım satırlarıma,
Güzel sevdalar sığdırdım yüreğime hiç biri aşk olmadı,
cümle olduğu kadar...
Olduğu kadar olmadığı kader diye avuturken kendimi
Kadere razı oldum yine..
   Olmadı...
Aşklar masallarda, cümleler satır aralarında kaldı....

22 Şubat 2015 Pazar



     Ben en çok seni özledim,
   "Özledim" diyemediğim zamanlarımda.

   Her neyse işte...

21 Şubat 2015 Cumartesi

*
Sahi, en son ne zaman şişenin dibini aynı anda görene kadar içtik
Ne zaman sadece ikimizin anladığı bir espriye dakikalarca güldük
Yada bir sorunla karşılaşınca "Tamam sakin ol ben hallederim" dedik birbirimize
...yardımcı olmaya çalışıp, yardım eli uzattık.
En son ne zaman rüyamızda gördük birbirimizi
Ne zaman yeni bulduğumuz bir şarkıyı beraber dinledik
Hüzünlenip, özledik...
En son ne zaman sırtımızı döndük birbirimize
  En son...
En,
SON.

                                                                  *...çünkü başlamamış şeylerin başlığı olmaz.

14 Şubat 2015 Cumartesi

14 Şubat ve Sümüklü Sedat

     Her 14 Şubatta aklıma istinasız Sümüklü Sedat gelir. istediğim kadar erkek arkadaşım olmuş, olacak olsa da sanırım bu değişmeyecek...

      İlkokul 3. sınıftayım kapının karşısındaki sıranın yanında 2.sırada oturuyordum. 3. sınıfta direkt iş eğitimi dersi var mıydı yoksa bizmi 4. sınıftaydık net hatırlamıyorum.. Neyse.. Kısaca iş eğitimi dersi tadında bir derste alçıdan kalıplar çıkartıyorduk. Kendi yaptığım şeyi zerre hatırlamıyorum, ama ön sırada otura Sümüklü Sedat'ın yaptığı şeyi gayet net hatırlamaktayım.(ne yazık ki...)
Çünkü "Nasıl Olmuş?" diye sorduğunda "Aaa çok güzeeeel" diye bir tepki vermiştim, vermez olaydım. Derken teneffüs oldu geri geldiğimizde birde ne göreyim yaptığı şey sıramın üzerinde
Dedim:"Bu ne?"
Dedi:"Eee ben bunu sana yaptım"
Yok olmaz öyle şey dememe kalmadı bırakıp kaçtı, kaçış o kaçış. İşin kötüsü kızarmıştı da.

     Yıl oldu 2015 hala o alçıdan kalıp durur bende. Nedense atamadım. Belki çocukluğuma ait bir anı oluşundan belki de el emeği göz nuru olmasından... Ama en başta da dediğim gibi bu hediyenin her 14 Şubatta bana Sümüklü Sedat'ı hatırlatması.. hoş olmuyor.

 Dip Not: Sümüklü Sedat deme şimdiye kim bilir nasıl değişmiştir                                            dediğinizi duyar gibiyim. Demeyin, değişmemiştir...




9 Şubat 2015 Pazartesi



       
        Yağmurda ıslandım sanıyordum,         sırılsıklam aşık olmuşum bilemedim...

6 Şubat 2015 Cuma

Ne desem ki...

Beklemediğim darbeleri beklemediğim kişiler tarafından aldım çoğu zaman...

Ben "Bu benim canımı acıtmaz, acıtamaz ki" dedikçe daha çok parçalandım.
Parçalarımı yapıştıramadım...
Önemsediğim için üzülüp üzüldükçe ağladım.
Aslında ağlayamadım gizledim göz yaşlarımı yine...
..ve bir kış gününde, beklemediğim bir anda yapayalnız kaldım, sessiz sedasız..
Ansızın yüzüme kapanırken kapılar çıkan sesin gürültüsüyle uyandım güzel rüyalarımdan..

Hoş geldiniz kabuslarım, sizi hiç özlememiştim halbuki...

5 Şubat 2015 Perşembe

Giz'li Günlük

                                      Giz'li Başlangıç ∞                                                   
     İlklerin ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliriz. O anın kusursuz olması için elimizden geleni hatta elimizden geleninde fazlasını yapmaya gayret gösteririz her zaman...
..ve farkettimde blogumu açtığımda bir "Hi" bile demeden olaya dahil olmuş kendimi sonu gelmeyen cümlelerin arasında buluvermişim.

Bloga her baktığımda "Yahu burada bir şeyler eksik" dememle bu yazıyı buraya eklemem gerektiğine kanaat getirdim.


     Aslında kendimi bildim bileli yazıyor  yazmaya çalışıyorum ve yazmanın verdiği heyecanla "Aman canım ilham gelmişken biran önce yazıvereyim" edasıyla başladı parmaklarım klavyenin üzerinde raks etmeye...(Defter üzerindeki karalamaları saymazsa tabii :) )
Yazarak para kazandığımda oldu sadece içimi döküp rahatlamakla kaldığımda. Bazen içimi dökmelerimin ortalığı kirletmekten başka bir işe yaramadığı zamanlara da tanık olmadım değil. Ama yinede vazgeçemedim yazmaktan, ilham perilerim benimle olduğu sürece devam ettim... Gerek 3 satır yazıp bıraktım gerekse 3 sayfa ama sadece yazdım...

    Blogumda yeri geldiğinde yaşadığım güzel anılarıma, çizimlerime tasarladığım hobilerime, internette dolaşırken hoşuma giden alıntılara ve olması gerektiği gibi kendi yazılarıma yer vereceğim Şimdiden iyi okumalar hepimize :)*


                                                          *Ah bu arada unutmadan... "Hi!" 
                                                                                                               Giz...